Siir Dunyam
|
||||
Güldüğüme aldanıpta mutlu sanmayın! Aslında zorluklarla savaşmaktan başka yaptığım birşey yok...
|
||||
azap çiçegim ile bizi yıllar öncesi nostalji'e götüren büyük üstadımız Ercan TURGUT' a sevgilerimle..
|
***************************
Değer verdiğin insanlar senin verdiğin değeri anlamıyorsa;
Bırak kendi değerinde kalsınlar..
Bırak kendi değerinde kalsınlar..
azap_cicegi
***************************
SEN BENİM TEK SEVDİĞİMDİN
BİR ZAMANLAR ASKIMIZI İNAN HERKES KISKANIRDI
SÖYLE ŞİMDİ BİRDEN BİRE BU AYRILIK NERDEN CIKTI
SEN BENİM TEK SEVDİĞİMDİN UMUDUMDUN HERSEYİMDİN
HİÇ ALLAHTAN KORKMADIN MI
BENİ BÖYLE KOYUP GİTTİN
BENİ BÖYLESİNE BIRAKIP GİTMEN SÖYLE ŞİMDİ NERDEN CIKTI
BU AYRILIK NERDEN ÇIKTI SEVGİLİM
SUS KONUŞMA BİLMİYORSUN BEBEGİM NE HALLERDEYİM
SENİ NEDEN BU KADAR ÖZLEDİĞİMİ
BELKİ İSTEMEDİN GÜN GELDİĞİNDE
GÖZLERİNİN ÖNÜNDE CANSIZ BEDENİMİ GÖRMEYİ
AMA SUNU BİLMENİ İSTİYORUM
İNSALLAH SENDE BİRGÜN SENDE DELİLER GİBİ SEVERSİN
İNŞALLAH SENDE BİRGÜN BENİM GİBİ AĞLARSIN
BU ACILARI SENDE İNŞALLAH BENİM GİBİ YAŞARSINN
_______________________________
............
SENSİZ GECEN GÜNLERİM
Sensiz geçen günlerimin sayısını unuttum,
Bir gün gelirsin diye,penceremden ayrılmadım
Gecem,gündüzüm oldun
Soluduğum havada
İçtiğim sigaramdaydın
Güldüğümde tebessümümde,
Ağladığım da göz yaşlarımdaydın...
Kısacası her yerde sen vardın
.....Sen benim içimde ki FIRTINASIN......
_______________________________
............
YÜREĞİMDEN YANSIYANLAR...
Daha çoğunu isterken sen,
bense yarımlarında kayboluyordum.
Kaç kez vazgeç dedi bu yürek,
kaç kez yolun kenarındaki ormana girip
yok olmak istedi.
Senin varlığını bilmek bile yeterken bana,
sende kendimi yok hissetmek
"yok olduğumdan başka" ne düşündürebilirdiki bana?
Oysa düşünsene, ne coşku doluydu yüreklerimiz
başlarken yeni bir hayata.
En son senin için gözlerim dalıp gitti uzaklara
her gece olduğu gibi.
Benim değildin belki ama.
Hep sen, benimle tamamlanmış olan
eksiklerine bakıp daha fazlasını isterken,
ben sende yeni boşluklar yaşyırodum.
Gecelerimizide, gündüzlerimizi de
adamaya hazırdık birbirimize,
koşulsuz, içten ve sımsıcak duygularımızla.
Yaşadığımız her an unutulmaz,
doyumsuz ve vazgeçilmez olacaktı.
savrulmuş bir gül yaprağı bense taç olacaktım sana.
Şimdilerde, kim savruluyor ve
kim onu sarmaya çalışıyor karıştırıyorum artık.
Ben bu uykuları, böyle uykuları unutalı
çok olmuştu.
Şimdi gitmek zamanı belki,
geride yaşanmış yada yarım kalmış anları bırakarak.
Sende tüm ürkekliğinle, tüm hatalarınla,
tüm eksiklerinle, tüm haklı gördüğün yalanlarınla
vede vicdanınla başbaşasın şimdi.
geride yaşanmış yada yarım kalmış anları bırakarak.
Sende tüm ürkekliğinle, tüm hatalarınla,
tüm eksiklerinle, tüm haklı gördüğün yalanlarınla
vede vicdanınla başbaşasın şimdi.
SENİ SEVMEK İÇİN SANA İHTİYACIM
YOK Kİ BENİM !
Susma FasLındayım...
Bir demet yalnızlığı özenle dök yollarıma,
Tarihsiz olsun ağrı kesici olarak sunduğun cümlelerin.
Gecelerim alışık değil pek ansızın vuran şiddetli sancılara.
Hatalı birkaç matematik problemi koy
önüme,Senden kalan tenhalığıma çözümsüzdü
ninnisini dillendireyim
Uykusuz kalınca huysuzluğu çok yormakta benliğimi…
Tutunabileceğim bir tutam bakış
bırak bir de gözlerime,Yürümeyi henüz
öğrenemedi yüreğim ayağına dolanan ketum
kırgınlıkla
Edebiyatı zorunlu kılma …
Hüzzam güfteleri söyleyip toprağımı eşelemesin sesin. Yaşam iksiri su
olmasın katilim.
Bilirsin kaktüsler fazla su
verilirse ölür” yar”im..! Hadi..!
“Kal”nöbetlerine tutsak etmeyeceğim bizi…
Ruhuma mülteci kramplar örmeden,Git..!
Zehirli doğan günler sevdamın
bakiyesi ömrüme...
Tek taraflı görülüp,biten sevda
davasının hükmünü giydim,
Kendime sürgünüm…
Bir cümleyim cümlenden virgülle
ayrılmış,Sayfalarımın kimsesiz
çocukları harflerle büyüyen.
Kör mayınlar döşeli ruhumun her zerresinde.
“Sus”lar döküyorum nehir yataklarına.
Senli her nokta omuzlarımda uykuya
dalarken,Gözlerime düştü beklenen...
Yalnızlık…!
Noktalanmış sevdaların uğradığı
ilk istasyon,
Durdursan da zamanı dönmez ki
giden diyen,
Artık gecenin yanağına konan hüzün,
Bir damla gözyaşıyla avuçlara bırakılan hasret ,
Fecir vakitlerinin eteklerine
dökülen sitemler var...
Firak kan kusar ehven bir gecenin
kızıllığında,
Kolay değil sükutun içinde feryat gizlemek,
Damlaları hıç/kırık/sız/ taşıyabilmek gözlerde...
Sevda zamanında sevda diyen aklımı,
Yüreğime düşürüp... Takvim yapraklarını,tarihsiz kılana kadar, Kederli leylak kokan ıslak sokaklarımda, Susma faslındayım...
|
Hepbir şeyler tamamlancak değil ya,
bu da böyle yarım kalsın.
Yine yanıldım.
İlk acım değil ama en büyük acımsın.
Ama çok sürmez esaretim biliyorum,
Içimdeki bu yenilginin acısı sürsede yıllarca,
bir yolunu bulup kavuşurum özgürlüğüme. Sevmemeye yemin etmiştim kimseleri
kendimden daha fazla sevmeycektm
uğruna hiç bir şey feda etmeyecektim.
29 Aralık
..
Ağlama artık yüreğim giden gitti dönmez geri
Zaten seven çeker sevdanın bedelini
Terk edilmek kolay değildir ya dayan yüreğim dayan
Nelere alışmadık
Hiçbir ayrılık yıkamaz bu güçlü bedeni
Güçlü ol yüreğim gülümse hadi
Hiçbir ayrılık kolay değildir elbet
Ne ayrılıklar geçti şu ömürden çekersin sen bu kaderi
Hadi gül gayrı giden gitmiş derdini çekmek sana mı düşer
Sevse gitmezdi o ayaklar odun olup yanmak sana mı düşer
Biz ne ateşler gördük bu ateş bir kıvılcıma benzer
Hiçbir dert yıkamadıda seni ağlamak sana mı düşer
Terk edilen yasın ebedi!giden çeksin derdini
Dert çekmek sana mı düşer
Boş ver hadi boş ver yüreğim
Sen muhtaç değilsin böyle gıdımlık sevgilere
Asıl o muhtaç olsun sevilmeye
Yas tutup yanmak sana mı düşer
Ne büyük aşklar bittide bittim demedi
Bittim demek sana mı düşer
Gitmek isteyeni kimse durduramaz
Elveda demeyeni bilmeyene elveda demek sana mı düşer
Boş ver yüreğim hadi rahat uyu
Kölesi değilsin sen hiç bir sevginin
Sana feda olsun bütün gülüşlerim !...
Zaten seven çeker sevdanın bedelini
Terk edilmek kolay değildir ya dayan yüreğim dayan
Nelere alışmadık
Hiçbir ayrılık yıkamaz bu güçlü bedeni
Güçlü ol yüreğim gülümse hadi
Hiçbir ayrılık kolay değildir elbet
Ne ayrılıklar geçti şu ömürden çekersin sen bu kaderi
Hadi gül gayrı giden gitmiş derdini çekmek sana mı düşer
Sevse gitmezdi o ayaklar odun olup yanmak sana mı düşer
Biz ne ateşler gördük bu ateş bir kıvılcıma benzer
Hiçbir dert yıkamadıda seni ağlamak sana mı düşer
Terk edilen yasın ebedi!giden çeksin derdini
Dert çekmek sana mı düşer
Boş ver hadi boş ver yüreğim
Sen muhtaç değilsin böyle gıdımlık sevgilere
Asıl o muhtaç olsun sevilmeye
Yas tutup yanmak sana mı düşer
Ne büyük aşklar bittide bittim demedi
Bittim demek sana mı düşer
Gitmek isteyeni kimse durduramaz
Elveda demeyeni bilmeyene elveda demek sana mı düşer
Boş ver yüreğim hadi rahat uyu
Kölesi değilsin sen hiç bir sevginin
Sana feda olsun bütün gülüşlerim !...
SESSİZ ÇIĞLIK..
Nedenini bilmiyorum,
Ama...
Bugün herzamankinden daha çok ihtiyacım var sana...
Çok eksiğim bugün...Yine batıyor güneşle birlikte kayboluyor tüm direncim,umutlarım!'Ben artık onsuz yapabiliyorum...!dediğim günler toz duman olup yapıştı yine boğazıma,Nedense tutamıyorum sensizliğin çıldırtan isyanını bugün!..Damlıyor gözyaşlarım...
Bak,
Yine çekildi;
Evli evine,köylü köyüne!
Nedenini bilmiyorum,ama;
Evsiz,köysüz kaldım bugün,bu gece...!
Herkes sığınacak bir çatı buldu gerçek benliklerde,bense sensizliğin kimliksiz çatısına sığındım yine...Bana gelen tüm yollar kapandı,yolsuz kaldında dönemedin mi?Yoksa çıkar bi yol mu buldun kendine!!!Bilmiyorum sebebini,sonucunu çok yanlızım bu gece...
Çözülmeyen düğüm,
Kanıtlanamayan suçlar gibi sensizlik...
Yetmiyor yaşamaya,
Bi ben bi de sensizlik...
Nedenini bilmiyorum,ama;
Çok koyuyor bugün,bu gece bu bilinmezlik!
Herşeyi bi nedene bağladımda,bi olmayışını bağlayamadım sonuca...Belki de bunun için acıtıyor bu denli,kıvrandırıyor....Çok sevdim diye mi kaybettim seni,çok sevilemedim diye mi...Tüm sessiz çığlıklarıma inat bozuyorum gizli suskunluğumu ...
29 Aralık
KIZIL MAVİ..
Kızıl ve Mavı…
Mavi`ye ithafen…
Bir sonbahar akşamı titremekteydi gök gecede, rüzgarlarda salınan ateş alevi misali.
Biz,Kızıl ve Mavi...
Sen; Mavi, rengini sevinçlerinin sulara yansıdığı asumandan, bense; Kızıl rengimi
hüznünün her bir deminin yaşandığı (son)bahar yapraklarından almışım.
Birbirinden haberi olmayan fakat aynı denize akan iki küçük ırmak idik.
Sonbahar meltemlerinin başlarını okşadığı, tepelerine bilgeliğin nişanı akların düştüğü
iki dağın gölgesinde bir ovada birbirimizi bulduk.
Bilmiyormuşum ki; mavi`ye vurgunmuşum.
Bilmiyormuşsun ki; kızıl 'a tutkunmuşsun.
Biz birbirimize meftunmuşuz.
Yalnız an`ların demlerinde içimizde konuşup sohbet ettiğimiz,
herkeslerden sakladığımız sırlarımızı paylaştığımız ve uzaklara dalıp,
Şimdi Neredesin?
Nasılsın?
Neler yapıyorsun?
Beni nerede beklemektesin?
tınılarının yükseldiği eksikliğimizmişiz birbirimizin.
İçimizde Ateş, birleştik heyecan ve ürkeklikle, bir büyük Su(ırmak) oluverdik.
Yeşil idik nihayet, mavi ve kızıl olan benliklerimizden sıyrılıp biz oluverdik,
kimliklerimizi sıfırlamadan.
Şimdi daha güçlü, daha sert kayalara çarpa çarpa denizimize akmaktayız sarmaş dolaş.
Ateş ve Su…
Kalbte yanan ve yakan ateş sen, kalbe yağan ve inşirah veren ben.
Sen Mavi, ben Kızıl…
Kızıl ateş, yani ben. Mavi su, yani sen.
Ateş suya susamış, Su ise ateşe yanmış.
Ateş ve Su, yani Biz.
Biz, KIZIL ve MAVİ...
...Yani...
iKİMİZ..